Ali Şeker: CHP kendi dışındaki solla çok açık ittifaklar kurmalı
Kongre ve tüzük süreci çalışmalarının sürdüğü CHP’de ‘değişim’ çağrılarına nasıl yanıt verileceği belirsizliğini koruyor. Genel Önder Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu taleplere karşı argümanı yenilemedir.
CHP Sol Hareketi, 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerine ilişkin değerlendirmelerini ve geleceğe ilişkin görüşlerini aktarmak üzere 6 Temmuz 2023 Perşembe akşamı Genel Lider Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya geldi.
Demokratik Kongre ve Kongre Süreçlerini, Çağdaş Tüzük ve Program İhtiyaçlarını dile getiren Sol Hareket, 2024 Yerel Seçimleri öncesinde yeni bir örgütlenme ihtiyacının altını çiziyor.
Cumhuriyet Halk Partisi 26. ve 27. dönem İstanbul Milletvekili ve CHP’de “Geleceğin Solcu” kadrosunda yer alan Ali Şeker ile Kılıçdaroğlu ile görüşmesini, 2024 yerel seçimlerini, Levent Gültekin’in açıklamalarını ve değişimin nasıl olması gerektiğini konuştuk.
‘CHP DOĞRU PARTİ’NİN ETKİLENDİĞİ SAHAYI ÇIKARMALI’
Seçim sonrası CHP içinde değişim seslerinin yükseldiğini görüyoruz. Ekrem İmamoğlu’nun değişim manifestosu, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın yürüyüşü… Yerel seçimlere gidildiğinde CHP’de değişim taleplerinin karşılanacağını düşünüyor musunuz? CHP’de “değişim” nasıl olmalı? Nereden başlamalı?
CHP’de değişim, kişilerin değişmesinden çok ilkelerin ve siyasi cephenin değişmesiyle ilgili olmalıdır. CHP, merkez sağ ve sağ partilerin hapsedildiği bölgeden kurtulmalıdır. Türkiye’nin gerçek sorunlarını analiz edecek bir sosyal demokrat ve sol, bir politika uygulamalı ve kendi dışındaki solla çok açık ittifaklar kurmalıdır. Bunu utangaç bir şekilde değil, açık bir şekilde yapmalıdır. İktidarın her türlü manipülasyonuna ve kirli propagandasına son vermeli ve devletin istediği gibi hareket etmek için yaptıkları propagandayı her zaman boşa çıkarmalıdırlar. Çünkü CHP bu ülkeyi kuran partidir. Temel maliyetleri ve ilkeleri ile Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulacak tek partidir. Bunun için çekingen bir tavır sergilemeden Türkiye’nin muhtaçlığına cevap verecek politikalar uygulanmalıdır.
‘FEYZİOĞLU VE SARIGUL DAHA ÖNCE UYGULANMIŞTI’
Kılıçdaroğlu ‘Değişimin önünü açacağım’ dese de başkanlıktan ayrılacağına dair güçlü sinyaller yok. Ayrıca gündemdeki değişimi değerlendirirken ‘yenileme’ kavramını gündeme getirdi. Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinden ne anlamalıyız? Kılıçdaroğlu değişim taleplerine karşı koyabilecek mi, direnmeli mi?
Daha önce de değişim talepleri doğrultusunda Metin Fevzioğlu dayatılmıştı. Ondan önce Mustafa Sarıgül dayatılmıştı. CHP’nin önüne birçok isim atıldı. Sorun bireylerin değişmesi değildir. Nitekim tüzük, program ve esaslar doğrultusunda bir yenilenmeye ihtiyaç vardır. Bundan sonra genel lider değişikliği mutlaka gelecektir ama genel lider değişikliği ile yapılması gereken değişiklikleri tek başına ertelemek amaca hizmet etmeyecektir. Doğru takımlar doğru kelimeleri söylemelidir. Gerçek politikaların uygulanması gerekiyor. Bu kadar yıpranmış, hızla muhalefete yönelen ve genel liderin düne kadar yanlış politikalarının yanında yer alan, hatta ona yakışan politikaları dayatarak “başkasıyla devam edelim” noktasındaki yaklaşımını da kabul edilemez buluyorum. Özetle değişim, yalnızca genel lider değişikliği ile sınırlandırılamayan bir şeydir. Parti bir metamorfoza gitmeli. Kendi değerlerine, kendi takımlarına sahip çıksınlar. Bir parti kendi maliyetleriyle, kendi evlatlarıyla, kendi ekipleriyle, kendi unsurlarıyla ilerleyip başarıya ulaşabilir.
‘KOLTUĞU OLMAZSA ÜLKEYİN GİDİŞLERLE DÖKÜLMESİ MÜMKÜN DEĞİL’
Yani örgütün siyasete daha aktif katılımı…
Evet, kuruluşun daha erken ayrılması gerekiyor. Parti kendi pahasına siyaset yapmak zorundadır. Kendine güvenmeyene kimse güvenemez. Bu konuda kendi ekiplerimize güvenmemiz gerekiyor. Günübirlik gelenlerin de, seçime gelenlerin de seçimde pozisyon almadıkları zaman nasıl davrandıklarını gördük. Ancak gerçek partililer, vatanı ve milleti için bir şeyler yapanlar, üzerlerine herhangi bir görev verilmese de her türlü fedakarlığı yapmaya devam ediyor. Koltuk alamayanlarla ülkenin bir yere varması mümkün değil. Türkiye’nin bu anlamda CHP’ye ihtiyacı var. CHP’nin kendi ekiplerini öne çıkarması gerektiğini düşünüyorum.
‘DEĞİŞİM GENEL DEĞİŞİKLİK İLE SIKIŞTIRILMAMALIDIR’
CHP Sol Hareketi Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü. Sol Kanat Kılıçdaroğlu’ndan ne talep etti? Bu talepler nasıl karşılandı?
Yaklaşık 4 saat süren bir görüşme oldu, 12 kişilik CHP Sol Kanat Grubu… Kemal Kılıçdaroğlu’na bir mektup takdim ettik. Parti sol değerlerle, kendi ekipleriyle hareket etsin dedik. Kendisine seçimin sıkıntılarını aktardık. Gelecek perspektifi, yeni bir başlangıç, tüzük ve program önerilerimizi ilettik. Ardından geçmiş deneyimlerden ders çıkararak değişimin gerekliliğinden bahsettik. Bundan sonra genel bir lider değişikliği olabilir ama bunun genel bir lider değişikliğine sıkıştırılmaması gerektiğini kendisiyle paylaştık.
Kemal Kılıçdaroğlu taleplerinizi nasıl karşıladı?
Oldukça mantıklıydı. Çok samimi bir görüşme gerçekleştirdik. Tüm eleştirileri doğrudan kendisine iletme fırsatımız oldu. Danışmanlar konusuna çok eleştiri geldi. Tüm görevlerine son verildiğini ve sadece 3 danışmanı olduğunu belirtti. Bunu da bir basın açıklamasıyla duyurdu. Görüşme çok olumlu geçti.
‘Bırakın, ben geliyorum’ tartışmalarının devam etmesi anlayışı da partiyi ve ülkeyi bir yere götürmeyeceği gibi. Yüzde 48’lik geniş bir ittifak küçümsenemeyecek bir şey. İttifak politikaları açısından çok başarılı bir süreçten geçildi. Seçimin kırılma noktası, Uygun Parti’nin masayı dağıtmasıdır. Aslında seçim kazanıldı, masa dağıtılarak yeniden toplanmaya çalışıldı ama yüzde 48’i toparlanabildi. Masa dağıtılmasaydı, bu seçim çok rahat bir iktidar değişikliğinin gerçekleşeceği bir seçim olabilirdi. Bunun arkasındaki dinamikleri sorgulamak kesinlikle gereklidir.
‘SOFRA NEDEN DAĞITILDI? BUNU SORMAK GEREKİYOR’
Gazeteci Levent Gültekin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile seçimler ve aday gösterme öncesi yaptığı görüşmede kendisine “Bu ülke bitti, artık bu ülkeyi kimse kurtaramaz” dediğini anlatan Gültekin, “Cumhurbaşkanı adaylığıma ben bile engel olamam” dedi. Bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Elbette bunu muhataplara sormak gerekiyor ama sorun Alâ Parti’nin ve en büyük muhalefet partisinin genel başkanının adaylığı değildi… Aslında geniş bir ittifak sağlandı. Zaman zaman bu ittifakı korumak isteyenler de var, milletin birliğini de satmak isteyenler var. Bu Gezi’den bu yana referandumda bir birlik devam etti ve ardından bu birliğin devam etmesiyle muhalefet seçimlerini büyük şehirler kazandı. Bir adım ötede, masa dağıtma operasyonuna kadar sözün konusu açık bir zaferdi. Ancak ne yazık ki sofranın dağılmasında yapılan konuşmada bu ülkenin geleceğine kara bir leke vuruldu. Sonrasında Sayın Kılıçdaroğlu elinden geldiğince masayı temizlemeye çalıştı. Ama toparlayabildiği tek şey buydu. Bu iyileşme için çabalayan kişiyi suçlamak yerine “Bu sofra neden dağıtıldı, neden bu noktaya getirildi?” Üstelik Kılıçdaroğlu, muhalefet adayları arasında yapılan son anketlerde de önde çıktı. Diğer olası adayların önünde duruyordu. Ve ‘kazanmaya aday’ söylemi de en başından beri kötü bir söylemdi. Gerçekten muhalefette olanların bu bahiste sorumlu davranması gerekiyor. Ve o sofra neden dağıtıldı ve dağıtanlar da cevap vermeli. Kılıçdaroğlu’nun orada daha az oy alması söz konusu değildi. Elimizdeki gerçek verilerle net bir şekilde finale giderken, yapılanları da açıklamaları gerektiğini düşünüyorum.
‘GENEL LİDER’İN YEREL SEÇİMLERDE İTTİFAKI DEVAM ETMESİ’
14 Mayıs seçimleri öncesinde umutlu ve heyecanlı olan muhalefet seçmeninin büyük bölümü, seçimlerin ardından umutsuzluk ve sıkıntı yaşamaya başladı. Yerel seçimler yaklaşırken bu siyasi buhran nasıl aşılabilir? CHP Sol Kanat nasıl bir sinerji sunuyor?
Referandumla başlayan ittifakı yerel seçimlerde de devam ettirmemiz bize başarı getirdi. Balıkesir ve Denizli’yi kaybettik. Balıkesir ve Denizli, Uygun Parti’nin aday gösterdiği CHP adaylarının çekildiği iller oldu. Referandumda önde olmamıza rağmen oraları kaybettik. Yani sağcı olup sağcı adaylar getirerek ne yazık ki kazanamayız. Yerel seçimlerdeki dinamik, kazanması muhtemel iki aday arasındaki yarıştır ve bir noktada referandum gerçekleşmek üzeredir. O referandumun ruhunu kaybetmemek ve muhalefetin ittifak halinde seçime girmesi bu seçimin başarıya ulaşmasını sağlayacaktır. Genel liderin çabası ise yerel seçimlerde bu ittifakın devamını sağlamaktır. Yerel seçimlerde kazanılan şehirleri genişletmek. Amaç dağıtmak değil toplamak olmalıdır. Parti içinde çok eleştiri var ama sistem bu ittifak politikası noktasında yüzde 50+1 dayattığı için beş benzerinizin gün yüzüne çıkabileceği yönünde bir dayatma var. Bunu yönetmek kolay değil.
28 Mayıs sağlık seçimlerinde usulsüzlüklere itiraz ettiğiniz için Urfa’da siz ve sandık görevlileri darp edildiniz. Yerel seçimlere giderken birkaç ay sonra sandık güvenliği yeniden gündemimizde olacak. CHP, sandık güvenliğindeki soru işaretlerini gidermek için çalışmalara başladı mı?
Geçmişten bu yana sandık güvenliği konusunda çok şey yapıldı. Her seçimde yeni eklemeler yapılıyor.
1934 yılında kadına seçme ve seçilme hakkı verildi. Orada da hükümetin uzantıları, tüm temsilcileri yerine hiçbir kadın gelmeden oy kullanmaya alışmış durumda. ‘Bu varsayımı kabul etmiyoruz, herkes kendi oyununu kullanacak. Gelmeyenler adına oy verme çabanızı kabul etmiyoruz’ dedik. Kaymakamların ve ilçe milli eğitim müdürlerinin katılamayanların yerine oy kullanmaları yönündeki baskılarını bizzat gözlemledik. Bir iktidar meşruiyetini sandıktan alıyorsa, ki almalıdır, sandık güvenliğini korumak hükümetin asli görevidir. Adalet Bakanı adayı olduğu yerde gelmeyenlere oy vermeye çalışıyorsunuz. Ve üyelerimiz tehdit ediliyor, dövülüyor. Olay bir milletvekili linç edilinceye kadar tırmandı. 30-40 kişilik bir grup tarafından “İstanbul’dan neden geldiniz, neden gözlem yapıyorsunuz” diye linç edildik. Daha önce güvenlik önlemlerinin artırılması gerektiğini söylememe rağmen. Burada iktidar bile seçimlerin aslına sadık bir şekilde yapılmasına engel oluyor. Geçersiz imzalar dikkate alınmaz. Hükümet, yasa dışı bir seçimle anayasacılığı dayatmaya çalışıyor.
Benzer durumlarla karşılaşmamak için neler yapılabilir?
Çevre illerden o bölgelere daha çok gözlemci göndermemiz gerekiyor. Gözlemcilerin il merkezlerinden köylere gitmesi gerekiyor. Biliyorsunuz, hükümet başka illerden gözlemci gönderilmesini engellemek için bir düzenleme yaptı. Daha da ilerlemiş ve bu görünürlük onun sayesinde ortaya çıkmıştır. 14 Mayıs seçimlerinde Minare Köyü’nde toplu oylama yapıldı. Bu sabit bir hatadır. Türk Ceza Kanunu’na göre 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasını gerektiren bir kabahattir. Bunlar ele alınmalı… Akçakale’de, Harran’da böyle oldu. Onları korumaya gittiklerinde oradaki insanları hayatlarıyla tehdit ettiler. Ve burada hukuk devleti olmadığını yaşayarak gördük. Meşrutiyet’e uygun bir seçim olmadığını gördük.